Kalbimle Konuşan Sessizlik
- eylül kına
- 12 Haz
- 1 dakikada okunur
Susmak pes etmek değilmiş, bazen “ben buradayım” demenin sessiz eylemiymiş. Beni görün, duyun, duygumu bilin. Acımı anlayın, yalnızlaştırmayın, akıl vermeyin… sadece dinleyin. Dinleyin ki acım içimde beni yakmasın. Dinleyin ki siz de bunları birilerine yaşatmayın. Dinleyin ki hayat “benim” deyip attığınız adımlar, başkasını yerin dibine sokmasın.
Gün geliyor, içimde biriken her şey dudaklarıma ulaşamıyor. Dilim söyleyemiyor ama gözlerim, tenim, suskunluğum bağırıyor aslında. Ben bir şey demiyorum çünkü anlatmak da yoruyor artık. Kendi içimde çözmeye, anlamaya, taşımaya çalışıyorum… ama ağır.
Kimse görmüyor ama ben her gece içimde bir enkazın altında uyanıyorum. Ve o enkazı her sabah gülümseyerek süpürüyorum. Güçlü görünmeye çalışmıyorum. Gerçekten güçlüyüm. Ama güçlü olmam, kırılmadığım anlamına gelmiyor.
Bu yazıyı yazarken içimden tek bir cümle geçiyor: “Lütfen bir gün biri beni sadece dinlesin. Değiştirmeye, düzeltmeye çalışmadan. Sadece orada dursun.”
Bu sessizliğin içinde bazen bir dua oluyorum. Bazen yakarış, bazen sadece “ben de varım” diyen bir kalp atışı. Sözlere ihtiyaç duymayan bir varlık hâline geliyorum. Çünkü içimde kurduğum cümleleri çoğu zaman dünya anlamıyor. Ama ben kendime yeterim. Ve bu, pes etmek değil. Bu, kendimi en derin yerden sahiplenmek.
Yorumlar